Çocuklara cehennemi olan Allah' ı değil cenneti olanAllah' ı anlatmalıyız
Peygamberimiz buyuruyor ki: Buluğa erinceye kadar çocuktan ve akıl hastasından kalem kaldırılmıştır.. Çocukların sorularına cevap verirken dürüst olacağız. Detaylara girmeden, kısaca, anlayacağı kelimelerle cevap vereceğiz. Çocuklar dört yaşına kadar ben-merkezci bir düşünceye sahiptir. Canlı cansız ayırımı yapamazlar; onlara göre herşey canlıdır. Bu sebeple masallarda geçen olayların tamamına inanırlar, uydurma olduğunu düşünmezler. Çocuklar hikaye ile anlatılan konuları daha kolay ve daha istekli öğrenirler ve basit açıklamalarla yetinir, fazlasını merak etmezler. Bir anne anlatmıştı: -Dört yaşındaki çocuğum bana, Anne, dedi, neden Allahı göremiyoruz? Ben de, gözlerimiz küçük olduğu için Allahı göremeyiz, dedim. Kendi kendine mırıldandı: Evet, gözlerimiz küçük olduğu için Allahı göremeyiz. Bu cevap ona yetti, başka soru sormadı. Büyük çocuklara bu açıklama yeterli olmayabilir. Ayrıca ölümün korkunç bişey olmadığını Ahireti yine çocuk dilleriyle onlara öğretebilmeliyiz
Eğitimci yazar Cezmi Tahir Berktin, Okul Öncesi Eğitim isimli kitabında kendi başından geçen bir olayı anlatıyor:
-Dört yaşındaki kızım, açlık grevine başlamış gibi, birdenbire yemek yememeye başladı. Bizimle sofraya oturmuyor, ağzına bir lokma koymuyordu. Bütün çabalarımıza rağmen sebebini öğrenemedik. Gece olmuş, yatma saati gelmişti. Kucağıma alıp yatağına götürdüm. Başını okşayarak, Seni seviyorum, yemek yemeyişin beni üzüyor, dedim. Ağlayarak boynuma sarıldı: Babacığım, ne olur sen de yeme! dedi ve çocuk diliyle sebebini anlatmaya başladı. Meğer eşim, farkında olmadan, bir eğitim hatası yapmış. Her anne gibi, bizim hanım da çocuğun beslenmesini aşırı önemsediği için kızım soruyor:
- Anne, neden yemek yiyoruz?
- Büyümek için.
- Büyüyünce ne olacak?
- Yaşlanacağız.
- Yaşlanınca ne olacak.
- Her yaşlı gibi bir gün biz de öleceğiz.
Kızım, o küçük mantığı ile, ölümden kurtulmanın çaresini yemek yememekte buluyor. Yemek yemesem büyümem, büyümezsem yaşlanmam, yaşlanmazsam ölmem gibi basit bir mantık geliştiriyor.
Berktin hocanın da ifade ettiği gibi, biz ne kadar saklasak da çocuk er veya geç ölüm gerçeği ile yüzleşecektir. Çok sevdiği büyükannesi, büyükbabası veya arkadaşı öldüğünde bize sormayacak mı: -Büyükannem(veya arkadaşım) nereye gitti? Vereceğiniz cevapta ahiret (cennet) inancı yoksa, ayrılık acısıyla dolu o küçük yüreği nasıl teselli edeceksiniz? Omuzlar üzerinde taşınan bir tabutu görüp sorduğunda ne cevap vereceksiniz?
Korkutarak Değil, Sevdirerek Eğitmeliyiz
ALİ ÇANKIRILI