GuLLerin En GuzeLine Layik Ummet OLma DilegiyLe
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


GuLLerin En GuzeLine Layik Ummet OLma DilegiyLe
 
Rv BlogHomeAnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:53 pm

EDEP BÖLÜMÜ


84) Utanma Duygusu (Hayâ), Değeri Ve Bu Duyguya Sahip Olmaya Teşvik Etmek


682. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, utangaç kardeşine bu huyunu terketmesini söyleyen Medine’li bir müslümanın yanından geçerken ona:

“Onu kendi haline bırak; zira hayâ imandandır” buyurdu.[1]



* Utanma başın yere eğilmesi yüz kızarması gibi değişik şekillerde ortaya çıkan ahlaki bir vasıf olup imanlı olan kimselerde bulunur. İmanı olmayan veya zayıf olanlarda görülmez.[2]



683. İmrân İbni Husayn radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Hayâ ancak hayır kazandırır.”[3]



Müslim’in bir rivayetine göre ise:

“Hayânın hepsi hayırdır”, buyurdu.[4]



684. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İman yetmiş (veya altmış) kadar daldan ibarettir. Bunların en yükseği lâ ilâhe illallah demek, en aşağısı da insana zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Utanmak da imanın dallarından biridir.”[5]



* İman etmiş olmanın gerçeklerinden en aşağı derecede olanları sıralanan bu hadis-i şerif; utanmanın da imandan bir parça olduğunu belirterek İslam da imanla alakası olmayan hiçbir davranışın olmadığını ortaya koymaktadır.

Beyhaki ve bazı alimlerimizin “imanın şubeleri” ile alakalı kitaplarında sıraladıkları 77 bölümden 30 kadarı inançla alakalı olup 47 kadarı dil ve bedeni amelleri kapsamaktadır. Bunlar içerisinde devlet idaresinden ve ona itaatten cihada kadar hepsi mevcuttur. İmanla alakası olmayan hiçbir şey yoktur kişi iman etti mi hem dini hem de devleti, hem dünyayı hem de ahireti her şeyi kabul etmiş demektir. İman edenin hayatında laiklik veya şirk unsurları gibi din-dünya ikilemi veya dünya-ahiret ikilemi olamaz islam bir bütündür her şeyiyle beraber yaşanır.[6]



685. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık.[7]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Îmân 16, Edeb 77; Müslim, Îmân 57–59. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 7; Nesâî, Îmân 27; İbni Mâce, Mukaddime 9, Zühd 17.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 226.

[3] Buhârî, Edeb 77; Müslim, Îmân 60.

[4] Müslim, Îmân 61.

[5] Buhârî, Îmân 3; Müslim, Îmân 58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 14; Tirmizî, Birr 80; Nesâî, Îmân 16; İbni Mâce, Mukaddime 9.

Önceden 125’de geçmişti. Bir benzeri 1737’de gelecektir.

[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 226.

[7] Buhârî, Menâkıb 23, Edeb 72, 77; Müslim, Fezâil 67. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 17.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:53 pm

85) Sır Saklama


“...Verdiğiniz her sözü yerine getirin; çünkü verdiğiniz her sözden hesap gününde mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (İsra: 17/34)



686. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kıyamet gününde Allah Teâlâ’ya göre en fena insan, karısıyla mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşâ eden kimsedir.”[1]



* İslam aile mahremiyetine gereken önemi vermiş olup bunun korunmasını istemiştir. İşte bundan dolayı da en şerli olan kimse olarak nitelendirilmiştir. Bu husus Nisa: 4/21de en güzel şekilde ve “birbirinizden çok sağlam sözler almıştınız” sözüyle ifade edilmiş oluyor. [2]



687. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, kızı Hafsa’nın dul kaldığı zamandan bahisle dedi ki:

– Osman İbni Affân ile karşılaştım ve ona Hafsa’dan söz ederek “İstersen sana Hafsa’yı nikâhlayayım” dedim. Osman:

– Hele bir düşüneyim, cevabını verdi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra karşılaştığımızda, “Şimdilik evlenemeyeceğim” dedi. Sonra Ebû Bekir’e rastladım. Ona da:

– İstersen sana kızım Hafsa’yı nikahlayayım, dedim. O ise sustu; ağzını açıp da bir söz söylemedi. Bu sebeple ona Osman’a gücendiğimden daha fazla kızdım.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hafsa’ya Nebiyy–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem talip oldu. Ben de kızımı ona nikâhladım. O sıralarda Ebû Bekir’le karşılaştığımızda bana:

– Hafsa’yla evlenmemi istediğin, benim de sana cevap vermediğim zaman herhalde bana gücenmişsindir, dedi. Ben:

– Evet, diye cevap verdim. Ebû Bekir şunları söyledi:

– Bana bu konuyu açtığında sana bir cevap vermeyişimin sebebi, Hz. Peygamber’in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette Resûlullah’ın sırrını ifşâ edemezdim. Şayet Nebiyy–i Muhterem Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla evlenirdim.[3]



* Hayırlı ve faziletli gördüğü birine kızıyla kardeşiyle veya bir yakınıyla evlenme teklifinde bulunmak İslam büyüklerinin adetlerindendir. Bu konuyu utanıp sıkılma konusu yapmayıp rahat ve tabii olmalıdır. Her konuda olduğu gibi evlenme konusunda da sır bir emanettir. Bu emanete hıyanet etmemek gerekir. [4]



688. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları onun yanında otururlarken Fâtıma tıpkı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi yürüyerek çıkageldi. Resûl–i Ekrem onu görünce sevindi ve “merhaba kızım” diyerek sağ veya sol yanına oturttu. Sonra Fâtıma’nın kulağına bir şeyler fısıldadı. Fâtıma yüksek sesle ağlamaya başladı. Onun aşırı üzüntüsünü görünce kulağına bir şey daha fısıldadı. Bu defa Fâtıma güldü. Fâtıma’ya:

– Hanımları yanındayken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sadece sana bir sır verdi; sen de ağladın, dedim ve Resûlullah kalkıp gidince, ona: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sana ne söyledi?” diye sordum. Fâtıma:

– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sırrını kimseye söyleyemem, dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat edince de:

– Senin üzerindeki analık hakkıma dayanarak Resûlullah’ın sana verdiği sırrı bana söylemeni istiyorum, dedim. Fâtıma:

– Şimdi olabilir, dedi ve şunları söyledi: Resûl–i Ekrem kulağıma ilk defa bir şey söylediğinde, Cebrâil’in nâzil olan Kur’an âyetlerini baştan sona okumak üzere her yıl bir –veya iki– defa geldiğini, fakat bu yıl aynı maksatla iki defa geldiğini söyledi ve “Ecelimin yaklaştığını anlıyorum; Allah’a karşı saygıda kusur etme ve sabırlı ol! Benim senden önce gitmem ne iyi!” buyurdu. Bunun üzerine gördüğün gibi çok ağladım. Benim çok üzüldüğümü görünce, kulağıma tekrar bir şeyler fısıldayarak: “Fâtıma! Mü’min hanımların – veya bu ümmetin kadınlarının– hanımefendisi olmak istemez misin?” buyurdu. O zaman da gördüğün gibi güldüm.[5]



* Hazreti Fatıma anamızın hadiste görüldüğü gibi sır saklamakta ne kadar hassas davrandığını görüyoruz. [6]



689. Sâbit el–Bünânî’nin rivayet ettiğine göre Enes İbni Mâlik ona şunları söyledi:

Ben çocuklarla oynarken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yanıma geldi; bize selâm verdi ve beni bir işe gönderdi. Bu sebeple annemin yanına geç döndüm. Eve varınca annem:

– Niye geç kaldın? diye sordu.

– Resûlullah beni bir işe göndermişti; onun için geciktim, dedim. Annem:

– Neymiş o iş? diye sorunca:

– Bu bir sırdır, dedim. Bunun üzerine Annem:

– Resûlullah’ın sırrını kimseye söyleme, dedi.

Enes bu olayı anlattıktan sonra Sâbit el–Bünânî’ye şunları söyledi:

– Şayet bu sırrı birine açacak olsaydım, vallahi sana söylerdim, Sâbit![7]



* Sır saklamada iki değerli şahsiyet; biri çocuk denecek yaşta Enes bir diğeri de annesi Ümmü Süleym.

* Emanet edilen sırrı saklamak karakterli dürüst ve soylu insanların işidir. [8]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Müslim, Nikâh 123, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 32.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 227.

[3] Buhârî, Nikâh 33, 36, 46, Megâzî 12. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 30.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 227.

[5] Buhârî, Menâkıb 25, Fezâilü ashâbi’n–nebî 12, Megâzî, 83, İsti’zân 43; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 97–99. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cenâiz 64.

[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 228.

[7] Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 145, 146.

[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 228.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:54 pm

86) Sözünde Durup Vadini Yerine Getirmek


“... Verdiğiniz her sözü yerine getirin; çünkü verdiğiniz her sözden, kıyamet günüde mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (İsra: 17/34)

“Ve sözleşme yaptığınızda Allah’ın sözleşmesinin yerine getiriniz.” (Nahl: 16/91)

“Ey İman edenler! Bağlandığnız akitlerinizi titizlikle yerine getirin.” (Maide: 5/1)

“Ey İman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında en nefret edilen şeydir.” (Saff: 61/2-3)



690. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Münâfığın alâmeti üçtür:

Konuşunca yalan söyler.

Söz verince sözünde durmaz.

Kendisine bir şey emanet edilince hiyanet eder.”[1]



Müslim’in bir rivayetinde şu ilâve vardır:

“Oruç tutsa, namaz kılsa, müslüman olduğunu söylese de”[2]



* Münafık içinden kafir, dışından müslüman görünen kimsedir. Bu hadis ikinci bölümüyle de açıklamaktadır ki, bugün camilerde namaz kıldığı halde yalan söyleyen, verdiği sözde durmayan ve hainlik yapan kimseler vardır. 1400 sene önce Medine’de peygamber mescidinde de aynı şekilde peygamberimizin ardında namaz kılıp müslümanların kuyusunu kazan Abdullah ibn-i Übey ve benzeri kimselerin olduğu gibi; münafık deyince bizlerin dışında başka kimseleri algılamaktayız ve aramızdaki münafıkları görmemekteyiz. “Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendisini mü’min zannetse bile” yalan söyleyerek sözünün bozuk oluşu, sözünden dönerek niyetinin bozuk oluşu, hıyanet ederek de davranışın bozuk oluşu kişiyi münafık eder. Münafıklıkta gerçekten kafirlikten beterdir ve ceza yönünden de cehennemde daha berbattır. (Nisa: 4/145’de olduğu gibi) müslümana yaraşan odur ki sayılan bu alametleri kendisinde bulundurmamak üzere bir gayretin içine girmek hangi iş ve konumda olursa olsun böyle muamelelere asla yanaşmamak ve inanç yönünden en tehlikeli durum olan münafıklığa dönüşmemektir. [3]



691. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Dört huy kimde bulunursa, o adam tam münafık olur. Bir kimsede bu huylardan biri bulunursa, o huydan vazgeçinceye kadar onda münafığın özelliklerinden biri var demektir. O dört huya sahip olan kimse:

Kendisine bir şey emanet edilince hiyânet eder.

Konuşunca yalan söyler.

Bir antlaşma yapınca sözünde durmaz.

Düşmanlık yapınca da aşırı gider.”[4]



692. Câbir radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana:

“Eğer Bahreyn’den zekât malı gelirse sana şöyle şöyle şöyle doldurup veririm” buyurdu. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat edene kadar Bahreyn’den mal gelmedi.

Bahreyn’den mal geldiği zaman Ebû Bekir radıyallahu anh:

– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in birine va’di veya borcu varsa bize baş vursun, diye ilân etti. Bunun üzerine onun huzuruna vararak:

– Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana böyle böyle demişti, dedim.

Ebû Bekir elini ganimet malına daldırıp bir avuç aldı. Bunları sayınca 500 tane olduğunu gördüm. O zaman Ebû Bekir bana:

– Bunun iki mislini daha al, dedi.[5]



* Verilen söz mutlaka tutulmalıdır. Söz veren va’dini yerine getirmeden vefat ederse vekili, yakını ve mirasçısı onun va’dini yerine getirmelidir. [6]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Îmân 24, Şehâdât 28, Vesâyâ 8, Edeb 69; Müslim, Îmân 107–108. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20.

[2] Müslim, Îmân 109–110.

Benzeri hadis 690 , 1544 ve 1586’da tekrar gelecektir.

[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 228-229.

[4] Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20.

[5] Buhârî, Kefâle 3, Hibe 18, Şehâdât 28, Farzu’l–humüs 15, Cizye 4, Megâzî 73; Müslim, Fezâil 60–61.

[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:54 pm

87) Alışılan İyiliklere Devam Etmek


“... Gerçek şu ki insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah onların genel durumunu değiştirmez...” (Ra’d: 13/11)

“İpliğini iyice büküp sonra onu söküp dağıtan kadına benzemeyin...” (Nahl: 16/92)

“...Ey iman edenler, bundan önce kendilerine kitap verilmiş sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katılaşmış çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmayın.” (Hadid: 57/16)

“Fakat o ruhbanlığı ortaya çıkaranlar kendileriydi, ona da gereği gibi uymadılar.” (Hadid: 57/27)



693. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Abdullah! Falan adam gibi olma! Çünkü o, gece ibadetine devam ederken artık kalkmaz oldu.”[1]



* İbadetin hepsinde de aynı kaide geçerlidir az da olsa devamlı olanı makbuldur. Bizler ibadetten usanıp bıkmadıkça Allah sevap vermekten usanıp bıkmaz. (142 numaralı hadise bakınız.) [2]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Teheccüd 19; Müslim, Sıyâm 185. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 59; İbni Mâce, İkâme 174.

155’de geçmişti, 1164’de tekrar gelecektir.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:55 pm

88) Müslümanlara Karşı Güler Yüzlü Ve Tatlı Dilli Olmak


“... Fakat mü’minlere kol kanat ger.” (Hıcr: 15/88)

“... Ey peygamber eğer onlara karşı kırıcı, huysuz, katı yürekli ve sert olsaydın etrafından dağılır giderlerdi.” (Al-i İmran: 3/159)



694. Adî İbni Hâtim radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz. O kadarını da bulamayanlar, güzel bir sözle olsun kendilerini korusunlar.”[1]



* Ahirette tüm insanlar hesaba çekilecek ve orada sağına soluna bakarak yardımcı ve işe yarayacak amellerini arayacaktır. Kişi bu dünyada cehennem ateşini söndürecek amellere yani sadaka vermeye teşvik ediliyor. Pek az bir şey olan yarım hurmayı küçük görmemek gerektiği vurgulanıyor. Mali yönden bu kadar bir şey bulamayan kimse ise güzel ve tatlı sözlerle bu kazanca ulaşıp kendisini ateşten korumaya çalışmalıdır. Zilzal: 99/7-8’de beyan edildiği gibi. [2]



695. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Güzel söz sadakadır.”[3]



* Müslümanlıkta iyi niyetle yapılan her davranış sevap vasıtasıdır. [4]



696. Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Din kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa, hiçbir iyiliği küçümseme.”[5]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Edeb 34, Zekât 10, Rikak 49, 51, Tevhîd 36; Müslim, Zekât 66–70. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 37, Kıyâmet 1; Nesâî, Zekât 63–64; İbni Mâce, Mukaddime 13, Zekât 28.

Bu hadis önceden 139, 406 ve 546’da değişik şekillerde geçmişti

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.

[3] Buhârî, Edeb 34, Cihâd 128, Müslim, Zekât 56.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 229.

[5] Müslim, Birr 144. Ayrıca bk. Tirmizî, Et`ime 30, Birr 45.

Bu hadis 121’de geçmiş olup 892’de tekrar gelecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:55 pm

89) Anlaşılır Şekilde Konuşmak Dinleyenin Anlıyabilmesi İçin Açık Konuşmak (Karşısındakine Sözü Açık Seçik Söylemek Ve İyi Anlaması İçin Gerektiğinde Tekrarlamak)


697. Enes radıyallahu anh’in belirttiğine göre:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sözünün iyi anlaşılması için konuşmasını üç defa tekrarlardı. Bir topluluğun yanına varıp onları selâmlayacağı zaman üç defa selâm verirdi.[1]



698. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in konuşması, herkesin anlayacağı şekilde açık seçikti.[2]



* Toplumda her zeka seviyesindeki insanlara hitap eden onlarla konuşan peygamberimiz her eğitim seviyesindeki insanların anlayabilmeleri için konuştuklarını tekrar ederdi. Bir eve gireceğinde de selamı tekrarlardı. [3]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, İlim 30, İsti’zân 13. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 28.

[2] Ebû Dâvûd, Edeb 18.

[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 230.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:55 pm

90) Konuşan Kimsenin Dinleyenleri Susturması


699. Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh’den:

Vedâ haccında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:

“Halkı sustur da dinlesinler” dedikten sonra şöyle buyurdu:

“Benden sonra, birbirinin boynunu vuran kâfirlere benzemeyin”[1]



* Bir topluluğa bir şey konuşulacaksa önce onları konuşulan şeyleri dinleyecek hale getirmeli yani susturmalı sonra da söylenecekler söylenmelidir. [2]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, İlim 43, Megâzî 77, Diyât 2, Edâhî 5; Müslim, Îmân 118–120, Kasâme 29. Ayrıca bk. Buhârî, Hac, 132, Hudûd 9, Tevhîd 24; Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Fiten 28.

207 ve 215’de geçti.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 231.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:56 pm

91) Öğüt Verirken Ölçülü Olmak


“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.” (Nahl: 16/125)



700. Ebû Vâil Şakîk İbni Seleme şöyle dedi:

İbni Mes`ûd radıyallahu anh bize perşembe günleri vaaz ederdi. Adamın biri ona:

– Ebû Abdurrahman! Keşke bize her gün vaaz etsen, dedi.

İbni Mes`ûd ona şunları söyledi:

– Sizi usandırmamak için her gün vaaz etmiyorum. Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de, bıkıp usanmayalım diye, dinlemeye istekli olduğumuz günleri kollardı.[1]



* Bıktırmamak esas olmalıdır. Peygamberimiz ashabı da bu yolu izlerdi. [2]



701. Ebü’l–Yakzân Ammâr İbni Yâsir radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:

“Bir adamın namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesmesi dini iyi bildiğini gösterir. Bu sebeple namazı uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesiniz.”[3]



702. Muâviye İbni Hakem es–Sülemî radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kılarken cemâatten biri aksırdı. Ben de hemen “yerhamükellah” dedim. Cemaat bana dik dik bakmaya başladı. Bunun üzerine:

– Vay başıma gelenler! Yâhu bana niye öyle bakıyorsunuz? deyince de, ellerini uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmaya çalıştıklarını görünce kızdım; ama yine de sustum.

Anam, babam Resûl–i Ekrem’e fedâ olsun. Ne ondan önce ne de ondan sonra kendisinden daha iyi bir öğretici görmedim. Vallahi beni ne azarladı ne dövdü ne de sövdü. Namazı kıldırıp bitirince bana:

– “Bu ibadetin adı namazdır. Namaz kılarken dünya kelâmı konuşulmaz. Çünkü namaz tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktan ibarettir” dedi veya buna benzer bir şey söyledi. Ben de:

– Yâ Resûlallah! Ben yeni müslüman oldum. Allah Teâlâ İslâmiyet’i gönderdiği halde hâlâ kâhinlere gidenlerimiz var! dedim. Bana:

– “Sen kâhinlere gitme!” buyurdu. Ben tekrar:

– Aramızda uğursuzluğa inanan adamlar var, deyince de:

– “Bu onların gönüllerinde hissettikleri bir duygudur. Bu duygu onları işlerinden alıkoymasın” buyurdu.[4]



703. İrbâz İbni Sâriye radıyallahu anh:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı, diyerek devamı ve tamamı “Sünneti Koruma” bahsinde geçen hadisi rivayet etti. [5]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, İlim 11, 12, Daavât 69; Müslim, Münâfikîn 82, 83. Ayrıca bk. Tirmizî Edeb 72.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 231.

[3] Müslim, Cum`a 47.

Gerektiğinde namazın kısa kesilebileceği için 233 nolu hadise bakınız.

[4] Müslim, Mesâcid 33. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 167.

[5] Tirmizî, İlim 16; Ebû Dâvûd, Sünnet 5. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 6.

158’de geçmiş gerekli açıklama orada verilmişti. Benzeri bir hadis için 457. hadise de bkz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:56 pm

92) Vakar Ve Ağırbaşlılık


“Rahman’ın has kulları, yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler ve her ne zaman kötü niyetli dar kafalı kimseler kendilerine laf atacak olsa “selam” derler geçerler.” (Furkan: 25/63)



704. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Hz. Peygamber’in küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim. O sadece tebessüm ederdi.[1]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Tefsîru sûre (46) 2, Edeb 68; Müslim, İstiskâ 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 104.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:56 pm

93) Namaza, İlim Meclisine Ve Benzeri İbadetlere Ağırbaşlı Ve Vakur Bir Şekilde Çağırmak


“Kim Allah’ın koyduğu sembol ve simgelere uyup saygı gösterirse şüphe yok ki bu; inananların kalblerinde bulunan Allah’a karşı sorumluluk bilincindedir.” (Hac: 22/32)



705. Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söyledi:

“Kâmet getirildiği zaman namaza koşarak değil, ağırbaşlı bir şekilde yürüyerek geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını imamla birlikte kılınız; yetişemediğiniz rekâtları da kendiniz tamamlayınız.”

Müslim’in rivayetinde şöyle bir ilâve vardır:

“Herhangi biriniz namaz kılmaya karar verdiği zaman artık namazda sayılır.”[1]



* Cuma: 62/9’da bildirildiği gibi müslüman ibadetlere koşmalı ama başkalarını rahatsız etmeksizin sükunet ve ağırbaşlı olarak gitmelidir. [2]



706. İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre o, Arefe günü Peygamber aleyhisselâm ile birlikte (Arafat’tan Müzdelife’ye) dönüyordu. Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem arka tarafta bazı kimselerin bağırıp çağırdığını, devesini dövdüğünü ve develerin böğürdüğünü duyunca, onlara kamçısıyla işaret ederek şöyle buyurdu:

“İnsanlar! Yavaş olun! Acelecilik yapmakla sevap kazanılamaz.”[3]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Ezan 20, 21, Cum`a 18; Müslim, Mesâcid 151–155. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 54; Tirmizî, Salât 127; Nesâî, İmâme 57; İbni Mâce, Mesâcid 14.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 232.

[3] Buhârî, Hac 94; Müslim, Hac 268. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Menâsik 63; Nesâî, Menâsik 203.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:57 pm

94) Misafire İkram Etmek


“İbrahim’in meleklerden ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? O elçiler, İbrahim’e gelip O’na selam verdiklerinde, size de selam olsun demişti ve kendi kendine, bunlar tanınmayan kimseler diye düşünmüştü. Hemen ailesinin yanına giderek, ikram etmek için kızartılmış bir semiz buzağı eti ile gelmişti ve önüne yaklaştırıp “yemez misiniz?” dedi.” (Zariyat: 51/24-27)

“Ve Lut’un kavmi çirkin arzularla koşarak, soluk soluğa Lut’a geldiler. Bunlar daha önce de zaten bu tür kötülükleri işlemeye alışmış kimselerdi. Lut: “Ey kavmim, işte kızlarım, dedi. Onlar erkeklerden daha uygun olur sizler için. Allah’tan korkun da, konuklarıma saldırarak beni rezil rüsvay etmeyin, aranızda hiç mi aklı başında adam yok?” (Hud: 11/78)



707. Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!”[1]



* Gerçekten müslüman olduğunu iddia eden kimse mutlaka bu iki şıktan birincisini tercih ederek sevap kazanmalı insanlara yardımcı olmalıdır veya susmak suretiyle kimseye zarar vermemelidir. [2]



708. Ebû Şüreyh Huveylid İbni Amr el–Huzâ`î radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söyledi:

– “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine câizesini versin”.

Ashâb–ı kirâm:

– Yâ Resûlallah! Misafirin câizesi nedir? diye sordular.

Peygamber aleyhisselâm da:

– “Onu bir gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik üç gündür. Misafiri üç günden fazla ağırlamak ise sadakadır.”[3]



Müslim’in bir başka rivayetine göre şöyle buyurdu:

– “Bir müslümanın din kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar kalması helâl değildir.”

Ashâb–ı kirâm:

– Yâ Resûlallah! İnsan din kardeşini nasıl günaha sokar? diye sorunca:

– “Misafirini ağırlayacak bir şeyi bulunmayan kimsenin yanında oturup kalmakla” buyurdu.[4]



* Misafiri bir gün bir gece ağırlamak ona yapılacak ikram ve ağırlamanın esası ve temelidir. Üç gün ağırlamak misafirliğin gereği olan ağırlama ve sadaka yapma sevabı kazandırır. Durumu imkanı müsait olmayan kimsenin yanında üç günden fazla kalmakla da ev sahibi günaha sokulmuş olur. Misafirlik yapacak kimseler bu hususlara riayet etmelidirler. [5]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Îmân 74, 75, 77. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 233.

[3] Buhârî, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Lukata 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 5; Tirmizî, Birr 43; İbni Mâce, Edeb 5.

[4] Müslim, Lukata 15, 16.

[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 233.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:57 pm

95) Hayırlı İşler Dolayısıyla Müjdelemek Ve Tebrik Etmek


“... Sözü dinleyip en güzeline uyan o kullarımı müjdele.” (Zümer: 39/17-18)

“Rableri onları, kendi katından bir rahmet ve ebedi hoşnutluğuyla sonsuz ve devamlı nimet bulunan cennetlerle müjdeler.” (Tevbe: 9/21)

“...Korkmayın, üzülmeyin işte alın size vadedilmiş olan cennet müjdesini...” (Fussılet: 41/30)

“ Biz de ona uslu ve uysal bir oğul müjdesini verdik.” (Saffat: 37/101)

“Andolsun ki melek elçilerimiz İbrahim’e müjdeyle geldiler ve selam olsun dediler...” (Hud: 11/69)

“O esnada ayakta bekleyen İbrahim’in hanımına biz de İshak’ı ve onun ardından da torunu Yakub’un doğacağını müjdeledik.” (Hud: 11/71)

“Melekler demişti ki: Ey Meryem! Allah kendisinden bir söz ile sana Meryem oğlu İsa Mesih adıyla bilinecek bu dünyada öteki dünyada da itibarlı Allah’a yakınlardan olacak bir oğul müjdeliyor.” (Al-i İmran: 3/45)



709. Ebû İbrâhim veya Ebû Muhammed yahut Ebû Muâviye Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hatice radıyallahu anhâ’yı cennette, içinde hiçbir gürültünün duyulmayıp hiçbir yorgunluğun hissedilmeyeceği, inciden yapılmış bir köşkle müjdeledi.[1]



* Bu gün de insanlar cenneti kazanacak iyi işler yaptıklarında onlara Kur’an’dan ve hadisten öğrendiklerimizle cennet müjdeleri vermek ve tebrik etmek islamın kaidelerindendir. [2]



710. Ebû Mûsâ el–Eş`arî radıyallahu anh’ın anlattığına göre bir gün evinde abdest alıp dışarı çıkarken kendi kendine: “Bugün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den hiç ayrılmayacağım; hep onun yanında bulunacağım”, dedi. Sonra Mescid’e gidip oradaki sahâbîlere Peygamber aleyhisselâm’ın nerede olduğunu sordu. Onlar da:

– Şu tarafa doğru gitti, dediler.

Ebû Mûsâ olanları şöyle anlattı:

Resûl–i Ekrem’in gittiği yeri sora sora nihayet Eris Kuyusu’nun bulunduğu bahçede olduğunu öğrendim. Ben de bahçe kapısının yanına oturdum. Peygamber aleyhisselâm tuvalet ihtiyacını giderip abdest aldı. Ben de kalkıp yanına vardım. Baktım ki Eris Kuyusu’nun kenarındaki taşların üzerine, kuyu ağzındaki bileziğin tam ortasına oturmuş, baldırlarını açarak ayaklarını kuyuya sarkıtmış. Kendisine selâm verdikten sonra geri dönüp kapının yanına oturdum. Kendi kendime: “Bugün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kapıcısı olacağım”, dedim. O sırada Ebû Bekir radıyallahu anh gelerek kapıyı çaldı.

– Kim o? diye sordum.

– Ebû Bekir, dedi.

– Biraz bekle, dedikten sonra Peygamber aleyhisselâm’ın yanına vardım ve: Yâ Resûlallah! Ebû Bekir geldi, huzura girmek için izin istiyor, dedim.

– “İzin ver ve onu cennetle müjdele”, buyurdu.

Geri dönüp Ebû Bekir’e:

– İçeri gir, Resûlullah seni cennetle müjdeliyor, dedim.

Ebû Bekir içeri girdi. Peygamber aleyhisselâm’ın sağ tarafına geçip onun yanına, kuyunun ağzındaki taşın üzerine oturdu ve tıpkı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi baldırlarını açarak ayaklarını kuyuya sarkıttı.

Ben de geri dönüp yerime oturdum. Ben evden çıkarken abdest almakta olan kardeşim arkamdan yetişecekti. Onu düşünerek kendi kendime: “Eğer Allah Teâlâ falanın hayrını dilerse onu buraya getirir”, dedim. O sırada birinin kapıyı ittiğini gördüm.

– Kim o? diye sordum.

– Ömer İbnü’l–Hattâb, dedi.

– Biraz bekle, dedikten sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına giderek selâm verdim ve: Ömer geldi, huzura girmek için izin istiyor, dedim.

– “İzin ver ve onu cennetle müjdele”, buyurdu.

Ömer’in yanına dönerek:

– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem içeri girmene izin verdi ve seni cennetle müjdeledi, dedim.

Ömer içeri girdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sol tarafına geçerek kuyunun ağzındaki taşın üzerine oturdu ve ayaklarını kuyuya sarkıttı.

Ben de dönüp kapının yanına oturdum. Kardeşimi düşünerek kendi kendime: “Eğer Allah Teâlâ falanın hayrını dilerse onu buraya getirir”, dedim. Bu sırada biri gelip kapıyı itti.

– Kim o? diye sordum.

– Osman İbni Affân, dedi.

– Biraz bekle, diyerek Peygamber aleyhisselâm’ın yanına gittim ve onun geldiğini haber verdim.

– “İzin ver ve başına gelecek belâ ile birlikte onu cennetle müjdele”, buyurdu.

Geri döndüm ve:

– İçeri gir, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem başına gelecek belâ ile birlikte seni cennetle müjdeliyor, dedim.

Osman içeri girdi. Kuyu bileziğinde oturacak yer kalmadığını görünce, onların karşılarında bir başka yere oturdu.

Saîd İbnü’l–Müseyyeb dedi ki: Ben bu oturuş şeklini onların kabirlerine yordum.[3]



Buhârî’nin bir rivayetinde şu fazlalık vardır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana kapıyı korumamı emretti.

O rivayette şu ilave de vardır:

Osman müjdeyi duyunca Allah’a hamd etti, sonra da: Allah yardımcım olsun, dedi.[4]



711. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in etrafında, Ebû Bekir ve Ömer radıyallâhu anhümâ’nın da bulunduğu bir grup insanla oturuyorduk. Bir ara Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aramızdan kalkıp gitti. Uzunca bir süre dönmeyince, başına kötü bir iş gelmesinden korktuk ve telaşla yerimizden kalktık. Bu endişeyi ilk duyan bendim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i araya araya ensardan Neccâr oğullarına ait bir bahçeye geldim. Giriş kapısını arayarak bahçenin etrafını dolandım; fakat bir kapı bulamadım. Bahçenin dışındaki bir kuyudan içeriye su veren küçük bir ark gördüm ve oradan büzülerek Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına girdim.

– “Ebû Hüreyre! Sen misin?” diye sordu.

– Evet, yâ Resûlallah! dedim.

– “Ne haber?” dedi.

– Aramızda otururken kalkıp gittin; geri dönmediğini görünce, sana bir kötülük yapılmasından korkup telaşlandık. İlk endişe duyan da ben oldum. Kalkıp bu bahçeye geldim ve tilki gibi iki büklüm içeri girdim. Diğerleri de arkadan geliyor, dedim.

Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Ebû Hüreyre!” diye seslendikten sonra ayakkabılarını çıkarıp verdi ve şunları söyledi: “Şu ayakkabılarımı alıp geri dön. Bu duvarın arkasında, gönülden inanarak “Lâ ilâhe illallah” diyen kime rastlarsan, onu cennetle müjdele!”[5]



712. İbni Şümâse şöyle dedi:

Amr İbni Âs ölüm döşeğindeyken yanına gittik. Yüzünü duvara döndü, uzun uzun ağladı. Bunun üzerine oğlu:

– Babacığım! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sana şu müjdeyi vermedi mi? Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem seni şöyle müjdelemedi mi? demeye başladı.

O zaman Amr İbni Âs yüzünü bize dönerek dedi ki:

– Âhiret için hazırladığımız en değerli azık “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” sözüdür. Hayatımda üç devir vardır. Bir zamanlar Resûlullah’a benden fazla kin besleyen yoktu. Bir yolunu bulup da onu öldürmek benim en çok arzu ettiğim şeydi. Şayet bu haldeyken ölseydim, mutlaka cehennemlik olurdum. Allah Teâlâ gönlüme İslâm sevgisini koyunca, Peygamber aleyhisselâm’a gelerek: Elini uzat, sana biat edeceğim, dedim. O elini uzatınca, ben elimi geri çektim.

Bunun üzerine Resûl–i Ekrem:

– “Ne oldu, Amr?” diye sordu.

– Şart koşmak istiyorum, dedim.

– “Neyi şart koşacaksın?” buyurdu.

– Bağışlanmamı, dedim.

– “Müslüman olmanın daha önceki günahları silip süpürdüğünü, hicret etmenin daha önce işlenen günahları yok ettiğini, haccetmenin daha önce yapılan günahları ortadan kaldırdığını bilmiyor musun?” buyurdu.

Artık Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den daha çok sevdiğim biri yoktu. Gözümde ondan daha büyük biri mevcut değildi. Ona duyduğum saygıdan dolayı gözlerimi kandıra kandıra yüzüne bakamazdım. Biri bana onu anlatmamı isteseydi, yüzüne doya doya bakamadığım için bunu yapamazdım. Şayet bu haldeyken ölseydim, cennetlik olmayı umabilirdim. Sonra öyle işlere karıştık ki, o işler karşısında halimin nasıl olduğunu bilemiyorum.

Öldüğüm zaman arkamdan ne ağıt, ne de ateş yakılsın. Beni gömdüğünüz zaman üzerime toprağı yavaş yavaş atınız. Sonra bir deveyi boğazlayıp etini taksim edecek kadar bir zaman kabrimin yanından ayrılmayın ki, siz yanımdayken yerime alışayım ve Rabbimin elçilerine nasıl cevap vereceğimi düşüneyim.[6]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Umre 11, Menâkıbü’l–ensâr 20, Nikâh 108, Edeb 23, Tevhîd 32, 35; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe, 71–74. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 61; İbni Mâce, Nikâh 56.

1882 ve 1898 arasına bkz.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 234.

[3] Buhârî, Fezâilü’s–sahâbe 5, Edeb 119, Fiten 17, Ahbâru’l–âhâd 3; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 29. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 18.

[4] Buhârî, Fezâilü’s–sahâbe 6.

[5] Müslim, Îmân 52.

[6] Müslim, Îmân 192.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:58 pm

96) Vedâlaşma (Yolculuk Ve Benzeri Sebeplerle Ayrılıp Gidecek Kimsenin Arkadaşıyla Vedâlaşması, Ona Vasiyet Ve Dua Etmesi, Onun Duasını İstemesi)


“Yakup da İbrahim de çocuklarına şu vasiyette bulundu: Evlatlarım! Bakın Allah size en saf ve en temiz inancı bahşetti. Öyleyse ona teslim olmadan ölümün sizi altetmesine izin vermeyin. Yoksa siz Yakup’a ölüm anı geldiğinde orada mı idiniz? O zaman Yakup oğullarına: “Benden sonra neye kulluk edeceksiniz?” demişti. Onlar da: “Senin ilâhın ve ataların İbrahim, İsmail, İshak’ın gerçek ilahı olan, tek ilaha kulluk edeceğiz, biz ona teslim olanlarız”, dediler.” (Bakara: 2/132-133)



713. Zeyd İbni Erkam radıyallahu anh, şöyle dedi:

Bir gün Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ayağa kalkarak bize bir konuşma yaptı. Allah’a hamd ü senâdan sonra bize öğüt verdi. Sonra da şöyle buyurdu:

– “Ey insanlar! Ben de bir insanım. Yakında Rabbimin elçisi bana da gelecek ve ben onun davetine uyup gideceğim. Size iki önemli şey bırakıyorum. Biri, insanı doğruya götüren bir rehber ve nur olan Allah’ın Kitabı Kur’an’dır. Allah’ın kitabına yapışın ve sımsıkı sarılın!”

Peygamber aleyhisselâm Kur’an’a sarılma ve ona bağlanma konusunda tavsiyelerde bulundu. Sonra sözüne şöyle devam etti:

“Size bir de Ehl–i beyt’imi bırakıyorum. Allah’tan korkun da Ehl–i beyt’ime saygılı davranın!”.[1]



714. Ebû Süleyman Mâlik İbni Huveyris radıyallahu anh şöyle dedi:

Biz aynı yaşlarda bir grup genç Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelmiş ve yirmi gün boyunca yanında kalmıştık. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem çok merhametli ve şefkat dolu bir kimseydi. Bizim yakınlarımızı özlediğimizi anlayınca, geride ailemizden kimleri bıraktığımızı sordu. Biz de kendisine söyledik. O zaman şöyle buyurdu:

“Haydi ailenizin yanına dönün ve onların yanında kalarak kendilerini bilgilendirin. Onlara şu namazı şu vakitte, bu namazı bu vakitte kılmalarını söyleyin. Namaz vakti geldiğinde içinizden biri ezan okusun, en yaşlınız da size imam olsun.”[2]



Buhârî bir rivayetinde şunu ilâve etmiştir:

“Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz, siz de öyle namaz kılın.”[3]



* Ashab ve önceki dönem müslümanları dinlerini öğrenmek için uzun yolculukları göze almışlardır. Peygamberimiz birileriyle vedalaşırken onların ihtiyaçları olabilecek konularda onlara tavsiyede bulunurlardı. [4]



715. Ömer İbnü’l–Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den umre yapmak için izin istedim. İzin verdi ve:

“Bizi duadan unutma, sevgili kardeşim!” buyurdu. Onun bu sözüne karşılık bana dünyayı verseler, bu kadar sevinmezdim. [5]



Bir başka rivayete göre şöyle buyurdu:

“Sevgili kardeşim! Bizi de duana ortak et!”[6]



716. Sâlim İbni Abdullah İbni Ömer’in söylediğine göre, (babası) Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ bir yolculuğa çıkacak kimseye şöyle derdi:

Yanıma gel de, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bizimle vedalaştığı gibi seninle vedalaşalım. Resûl–i Ekrem şöyle vedalaşırdı:

“Dinini koruyup emanetlerini ifa etmen ve amellerini hayırla sonuçlandırman hususunda seni Allah’a emanet ediyorum.”[7]



* Yolculuk ve diğer vedalaşmalarda sünnette bize ulaştırılan bu duayı yapmamız uygun olur, hem sevap kazanırız hem de en iyi dilekte bulunmuş oluruz. [8]



717. Sahâbî Abdullah İbni Yezîd el–Hatmî radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem orduyla vedâlaşmak istediği zaman:

“Dininizi koruyup emanetlerinizi ifa etmeniz ve amellerinizi hayırla sonuçlandırmanız hususunda sizi Allah’a emanet ediyorum.” derdi.[9]



718. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir adam Peygamber aleyhisselâm’a gelerek:

– Yâ Resûlallah! Yolculuğa çıkıyorum; bana dua et, dedi. Resûl–i Ekrem de:

– “Allah sana takvâ nasib etsin” buyurdu. Adam tekrar:

– Bana dua et, deyince:

– “Allah günahını bağışlasın” buyurdu. O yine:

– Bana dua et, deyince de:

– “Bulunduğun her yerde, kolayca hayır yapmanı sağlasın” buyurdu.[10]



* Müslümanlar yolculuk ve benzeri vedalaşmalarda bu hadislerde yapılan duaları birbirine yapmalı ve hem hayırlı işler yapmış olmaları hem de sünneti işlemeleri yönünden iki tür kazancı elde etmelidirler. [11]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 36.

Geniş olarak 347’de geçmişti

[2] Buhârî, Ezân 17, 18, 49, 140, Cihâd 42, Edeb 27, Âhâd 1; Müslim, Mesâcid 292. Ayrıca bk. Nesâî, Ezân 8.

[3] Buhârî, Âhâd 1.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 237.

[5] Ebû Dâvûd, Vitir 23.

374’de geçmiş gerekli açıklama orada verilmişti.

[6] Tirmizî, Daavât 110. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 23; İbni Mâce, Menâsik 5.

[7] Tirmizî, Daavât 44. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 73; İbni Mâce, Cihâd 24.

[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 237.

[9] Ebû Dâvûd, Cihâd 73.

[10] Tirmizî, Daavât 45.

[11] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 237.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:58 pm

97) İstihare Ve İstişare


“...Ey peygamber! Toplumu ilgilendiren her konuda ümmetine danış görüşlerini al;...” (Al-i İmran: 3/159)

“...O mü’minler ki işlerini aralarında danışarak yaparlar.” (Şûra: 42/38)



719. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tıpkı bir Kur’an sûresini öğretir gibi, bize her iş için istihâre yapmayı öğretirdi. Şöyle buyururdu:

“Herhangi biriniz bir iş yapmak istediğinde, farz namazlardan ayrı olarak iki rekât namaz kılsın, sonra da şöyle desin:

Allahım! Sen her şeyi bildiğin için, hakkımda hayırlı olanı bana da bildirmeni, senin gücün her şeye yettiği için, beni başarılı kılmanı ve hayırlı olanı nasip etmeni, senin o büyük kereminden niyaz ederim. Çünkü senin gücün her şeye yeter, benimki yetmez; sen her şeyi bilirsin, ben bilemem. Şüphesiz sen görülüp bilinmeyenleri de bilirsin.

Allahım! Eğer bu işin benim dinim, dünyam ve âhiretim için hayırlı olduğunu biliyorsan (râvi, sözün burasında Hz. Peygamber’in hangi ifadeyi kullandığında tereddüt etti. Onun şöyle demiş olabileceğini söyledi: “şimdi veya daha sonrası için hayırlı olduğunu biliyorsan”) onu yapmayı nasip et, kolaylık ver ve onu bana mübarek kıl. Şayet bu işin benim dinim, dünyam ve âhiretim için kötü olduğunu biliyorsan (yine râvi, sözün burasında Hz. Peygamber’in hangi ifadeyi kullandığında tereddüt etti. Onun şöyle demiş olabileceğini söyledi: “şimdi veya daha sonrası için kötü olduğunu biliyorsan”) onu benden, beni ondan uzaklaştır. Hayır nerede ise onu bana nasip et, sonra da gönlümü bu sonuca râzı kıl!” der ve isteyeceği şeyi söylerdi.[1]



* İyi kötü helal veya haram olduğu bilinen konularda istihare yapılmaz, hakkında kesin kanaat uyanmayan meselelerde yapılır ve o işte Allah’ın bize hayırlısını göstermesini ve hayırla sonuçlandırılmasını istemeli ve sonucuna da razı olmalıyız.[2]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Teheccüd 28, Daavât 48, Tevhîd 10. Ayrıca bk. Tirmizî, Vitr 18; İbni Mâce, İkâme 188.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 238.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:59 pm

98) Bazı İbadetleri Yapmak İçin Farklı Yolları Kullanarak Gidip Gelmek (Bayram Namazına, Hasta Ziyaretine, Hac, Cihad, Cenaze Namazı Ve Benzerlerine, Fazla Sevap Kazanmak Maksadıyla Bir Yoldan Gidip Başka Bir Yoldan Dönmek)


720. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:

Bayram günlerinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem farklı yollardan gidip dönerdi.[1]



721. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (Medine’den çıkarken) Şecere yolundan çıkar, Mu`arres yolundan dönerdi. Mekke’ye de Seniyyetü’l–`ulyâ’dan (yukarı Seniyye yolundan) girer, Seniyyetü’s–süflâ’dan (aşağı Seniyye yolundan) çıkardı.[2]



* Değişik yollardan ibadetler için gidip gelmek sevap kazanmamıza vesiledir. Atılan her adımda ayak basılan yerler o kimse için şahidlikte bulunacaktır. (Zilzal: 99/3) [3]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Îdeyn 24.

[2] Buhârî, Hac 15; Müslim, Hac 223. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Menâsik 44.

[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 238.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
HAFIZmehmet
Moderatör
Moderatör
HAFIZmehmet


Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 07/10/09

RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) Empty
MesajKonu: Geri: RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )   RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. ) EmptySalı Ekim 13, 2009 7:59 pm

99) Bazı İşlerde Sağdan Başlamak


Bu bölümdeki iki ayet ve yedi hadis-i şeriften; Ahirette hesabın kimilerine sağdan kimilerine de soldan verileceğini, Rasulullah’ın temizlik, taranma, ayakkabı giyme gibi işlere sağdan başladığını yemek için sağ elini, tuvalet temizliği için sol elini kullandığını, cenaze yıkanırken bile sağ taraftan başlanacağını, elbise giymek ve abdest almak gibi işlerde sağdan başlanacağını, traş olmakta bile sağdan başlanacağını öğreneceğiz. [1]



Kimin kitabı sağ tarafından verilirse, haykırarak der ki: “Gelin, hepiniz gelin şu kitabımı okuyun” (Hakka: 69/19)

“Hesabı sağ tarafından görülen insanlar; kimdir o uğurlu ve mutlu kimseler?” (Vakıa: 56/8)



722. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem temizlenmeye, taranmaya, ayakkabısını giymeye varıncaya kadar her işe sağdan başlamayı pek severdi.[2]



723. Yine Âişe radıyallâhu anhâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini temizlik ve yemek için, sol elini de tuvalette temizlenmek ve benzeri işler için kullanırdı.[3]



724. Ümmü Atıyye radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kızı Zeyneb radıyallahu anhâ’yı yıkayan kadınlara şöyle buyurdu:

“Sağ tarafından ve abdest organlarından başlayın.”[4]



725. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz ayakkabısını giyeceği zaman önce sağ ayağından, ayakkabısını çıkaracağı zaman da önce sol ayağından başlasın. Böylece sağ ayak ilk önce giyilen, en sonra çıkarılan ayak olsun.”[5]



726. Hafsa radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yerken, içerken ve giyinirken sağ elini, diğer işleri yaparken de sol elini kullanırdı.[6]



727. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Elbise giydiğiniz ve abdest aldığınız zaman sağ tarafınızdan başlayınız.”[7]



728. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mina’ya gelince hemen cemreye gitti ve taşları attı. Sonra Mina’daki dinlenme yerine gitti ve kurbanını kesti. Bu işler bitince berberi çağırdı ve ona önce başının sağ tarafını, sonra sol tarafını göstererek:

“Buralardan kes!” buyurdu. Daha sonra kesilen saçlarını halka dağıttı.[8]



Diğer bir rivayet ise şöyledir:

Resûl–i Ekrem cemrede taşları atıp, kurbanını kestikten sonra tıraş olmak istedi. Başının sağ yanını berbere uzattı; o da tıraş etti. Peygamber aleyhisselâm Ebû Talha el–Ensârî’yi çağırarak kesilen saçlarını ona verdi. Sonra başının sol tarafını berbere uzatarak:

“Tıraş et!” buyurdu. Berber de tıraş etti. Resûl–i Ekrem kesilen saçları yine Ebû Talha’ya vererek:

“Bunları halka taksim et!” buyurdu.[9]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 239.

[2] Buhârî, Vudû’ 31, Salât 47, Et`ime 5, Libâs 38, 77; Müslim, Tahâret 66, 67. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 41; Tirmizî, Cum’a 75; Nesâî, Tahâret 90, Gusül 17, Zînet 8, 63; İbni Mâce, Tahâret 42.

[3] Ebû Dâvûd, Tahâret 18.

[4] Buhârî, Vudû’ 31, Cenâiz 10–11, Müslim, Cenâiz, 42–43. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 29; Nesâî, Cenâiz 31; İbni Mâce, Cenâiz 8.

[5] Buhârî, Libâs 39; Müslim, Libâs 67. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 41; Tirmizî, Libâs 37; İbni Mâce, Libâs 28.

[6] Ebû Dâvûd, Tahâret 18.

[7] Ebû Dâvûd, Libâs 41; Tirmizî, Libâs 37 (mânen). Ayrıca bk. İbni Mâce, Tahâret 42.

[8] Buhârî, Vudû’ 33 ; Müslim, Hac 323–325. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Menâsik 78.

[9] Müslim, Hac 326. Ayrıca bk. Tirmizî, Hac 73.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
RİZYAZÜS'SALİHİN (EDEP BÖLÜMÜ.. )
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» RİZYAZÜS'SALİHİN (MÜSLÜMANIN HAYAT ÖLÇÜLERİ BÖLÜMÜ.. )
» RİZYAZÜS'SALİHİN (MÜSLÜMANIN HAYAT ÖLÇÜLERİ BÖLÜMÜ.. )

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
GuLLerin En GuzeLine Layik Ummet OLma DilegiyLe :: `·.¸¸.·´´¯`··._.· (iSLami KonuLar) `·.¸¸.·´´¯`··._.· :: İslam Dini & Kavramlar-
Buraya geçin: